Ben bir aile ortamında büyümedim. Süreklilik duygusundan yoksun büyüdüm. Hayat hep kopuşlarla örüldü. Sanıyorum bir yanım her zaman göçebe oldu ve hep göçebe kalacak. Kimi insan vardır kabuğundan çıktı mı panikler. Oysa beni şimdi buradan alıp hiç bilmediğim bir memlekete bıraksalar ben bir şekilde yolumu bulur, ayaklarımın üstünde dururum. Çünkü artık bende hayvani bir içgüdüye dönüşmüş durumda göçebelik. Sürekli aynı yerde kalmak zorunda olmak esaret gibi geliyor bana. Gidebileyim ki, dönmeyi başarabileyim.
Bir yere ebediyen kök salamıyorum.
Bu sanat için iyi, sanatçı için yıpratıcı bir şey.
Bu dengesizlikten dengeleniyorum ben.
Göçebelik sanat için iyi çünkü sürekli yeni yeni yerlerden, başka başka kültürlerden besleniyorsunuz. Ama sanatçı için yıpratıcı çünkü hiçbir zaman ayağınızın altındaki zeminden emin olamıyorsunuz. Korunaklı bir evreniniz yok. Bu sayede algılarım açık kalıyor hep ama bu yüzden daha endişeli bir insan oluyorum belki de. Çok kültürlülüğü, çoğulluğu, kozmopolitliği çok önemsiyorum.
Elif Şafak
No comments:
Post a Comment